Kimsenin olmadığı yerler biliyorum, kimsenin gitmediği, görmediği, var mı diye düşünmediği.. Kimseye gülemeyen yüzler bir de..
Çok uzaklar birbirlerine, tanıştıramadım hiç.. Ama gördüm, tanıdım ve gezdim ben hepsini.. Sokak sokak adımladım ütopyaları; parmaklarının ve yüzlerinin çizgilerini ezberledim neşesizlerin.. Bazen uykularıma bulaştı gözyaşları, bazen ağlayamadıklarını bile düşündüm.. Olabilir miydi?
Kayıtsız kalmayı da denedim ama aklımı öyle çok kurcaladılar ki, oyunlar buldum.. Çocuklarla kayıp şehirlerin kayıp meydanlarında oynasınlar istedim.. Ellerine topaçlar verdim, çocuklara da avuç avuç şeker.. Yalnız yürüyen amcaların ellerini arkaya bağlayıp tesbilere tutturdum özlediklerini.. Ama sonra yine uyandım, rüya görebilmek ne güzel hala..
Peki ağlayamayan insan var mı gerçekten?
Şehirler hep yoksul mudur, insanlar da yalnız olunca mı mutlu olur..?
Hayallerimi kemiriyor bu çöl..
Oysa hep umutlanıyorum delilik olur diye sonum..