24.2.25

Eylül’e..

Bahara dökülüyorum, dokunuyorum çiçeklerine toprağın. İstersen verme ellerini. Yine de tutabiliriz iki ucundan mevsimleri. Biliyorum. Bu neşe kavuşturur bizi. Biliyorum, yürürüz birlikte. Yürürüz bir eylüle, elbette.

23.2.25

Kekeme

Mart gelsin

Adem amca yarenine kavuşsun.

Konuşuruz

Bekleyelim.

Ses seda neşeye dolsun

Göç yorgunluğu

Suskun kuşları ötüşsün

İklimin.

Biz bekleyelim.

Mart gelsin,

Nergisler sonra

Üfleriz bir toz çiçeğine

Birlikte

Uçuşur fotoğraf çekeriz.

Yüzümüz güler illaki.

Bekleyelim

Mart gelsin.

Şimdi kış uykusuna yatar ıslanınca

toprağım.

Senin de uyku sarılmış gozlerine

Üşümesin tohumu cicegimin

Bekleyelim

Mart gelsin.

Isınıp uyanir

Çözülür kekemeligim.

Bekleyelim.

15.8.17

Garip

Bir adım... Hepsi sadece bir adım.. İki adim ortasinda kalınca bir çizgi.. Ötesi berisi yalnızca adım.. Belki daha zor bir tarafı, çetrefilli, yeniliğin karmaşası aslında sadece belki... Ama adım işte.. Bir adım sonra değişir insan. Geride kalınca da değişir çizgiyi geçince de.. İnsan... Hep değişir.. Acıyla, kuskuyla, askla, öfkeyle, mutlulukla... Değişir..  Ama kalın bir çizgi yerini belirler, orada güvende gibisindir... Değilsen bile... Sırtını dayadigin tüm o çizgiler sana kendini sağlamda hissettirir.. Değilsen bile..

Ah şu insan olma garabeti.. Hiç düşmez mi yakamizdan..

5.6.17

Ölüm gibi bir şey oldu.

Bir şiir gibi sarsa içimi
Yoğursa
Tohumlarimi
Cümle cümle.
Karissa toprağa
Saçlarım,
Ellerim
Ve en çok
Yüzüm.
En çok yüzüm.

31.3.17

Günce..



Bir şiirin ellerinden tutup yalnız yürüdüğün günlerin sonunda ellerini tutanla aynı şiiri yaşamak diye bir deyim olmalı. Adım adım mısra mısra o şiirin içinde yürüdüğün senelerini anlatacak, ama kısacık bir deyim. Çünkü anlatmaya çalıştıkça ne kendine ne bir kağıda ne de bir insana anlatamadığın bir koca serüven bu. "İyi ki"lerle beraber "keşke"ler, sonsuz umutlarınla beraber umutsuzluklar..
Hepsi bir arada ama hep güzel, hep dostça, hep yanyana..
Dalları toprağa değecek meyvelerinin çokluğundan, kökü de toprağa sımsıkı tutunmuş bir koca ağaç gibi.. Öyle ki, tüm mevsimleri gögüslemiş, göğe ve toprağa sımsıkı sarılmış bir ağaç..


-------------------------

"Senin bu ellerinde ne var bilmiyorum göğe bakalım
Tuttukca güçleniyorum kalabalık oluyorum
Bu senin eski zaman gözlerin yalnız gibi ağaçlar gibi 
Sularım ısınsın diye bakıyorum ısınıyor
Seni aldım bu sunturlu yere getirdim
Sayısız penceren vardı bir bir kapattım
Bana dönesin diye bir bir kapattım
Şimdi otobüs gelir biner gideriz
Dönmiyeceğimiz bir yer beğen başka türlüsü güç
Bir ellerin bir ellerim yeter belliyelim yetsin
Seni aldım bana ayırdım durma kendini hatırlat
Durma kendini hatırlat 
Durma göğe bakalım "

T.Uyar

22.3.17

Sultan

Seçkin bir kimse değilim
İsmimin baş harfleri acz tutuyor.
Bağışlamanı dilerim.

Sana zorsa bırak yanayım
Kolaysa esirgeme..

....

A.Cahit Zarifoğlu

30.1.17

..

Bizi diri tutan, kaybolmamiza izin vermeyen, başımızda anne gibi bekleyen bu umudumuz...

Avuclarimizin içinde, parmaklarimizin ta köklerine bulaşmış renksizligimizi yüzümüze sürsek de yine maviyi görme çabamiz..

Oysa gerçek olan gecenin karanlığında bile önümüze düşen golgeler... Gerçek olan bu delilik. Bir türlü saclarimizdan silkeleyip atamadigimiz, hiçbir suyla mümkün değil arinmayan bu delilik..

Teslim olsak ya..