Şimdi ellerim ceplerimde, burnumu montumun yakasına sokuşturmuş, yürüyorum.. Yüzüme yağmur damlaları çarpıyorken, önümde çizgiler bırakan sicimin her tanesini seçebiliyorum tek tek.. Üşüdükçe üşüyor, içten içe titriyorum..
Önce uzaktan bir süzüveriyorum gördüğüm her sokak lambasını, sonra selam veriyorum huzurunda başımı kaldırıp.. Yüzümün aydınlanmasını izleyip bir süre, adımlarla okşamaya devam ediyorum kaldırım taşlarını.. Kıvrıla kıvrıla akıyor hiç bitmeyen yol ayaklarımın altında..
Yağmur yağıyor.. Bazı hayallerim, bazı umutlarım dökülüp gitmiş delik cebimden.. Farketmişim, sesini duymuşum bazen düşürdüklerimin, bazense ihtiyacım olana kadar farketmemişim olmadıklarını.. Diğerlerini ise avcumda tutmuşum, tutuyorum sımsıkı..
Yağmur yağıyor.. Gökyüzünü usta bir ressam edasıyla boyayan sicimden kalemleri görebiliyor olmaktan duyduğum haz yetiyor mutluluk için.. Ve mutlu ayak izlerimle ressama eşlik ediyorum acemice boyayarak kaldırımın griliğini.. Yürüyorum.. Rüzgar itiyor beni ardımdan, pes etmiyeyim, daha fazla renkli çizgiler olsun diye kaldırımlarda.. Noktalar bıraktıkça ben rengarenk, takdir ediyor, sırtımı sıvazlıyor usulca..
Yağmur yağıyor, durmuyor.. Yatağında uyuyan masum çocuklara rüyalar getiriyor belki de daha temiz vahalardan kim bilir.. Bense aklımda binbir türlü kurtarma harekatı, yeni yeni zamanlara, adım adım koşuyorum bıkmadan, kaybolmadan, boyayarak bazen, bazen de arındırarak gökyüzümü, ve hep sokağımda yürüyeni de katarak huzuruma..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder